İlahiyatTarih

Mika Kitabının Kısa Özeti

Toğrul Salamzade

Eski Antlaşma’nın on iki Küçük Peygamberi listesinde yer alan Mika Kitabı, M.Ö. sekizinci yüzyılın sosyo-politik ortamına etkileyici bir bakış sunmaktadır. Adı “Kim RAB gibidir?” ya da “Kim Tanrı gibidir?” sorusuyla çağrışım yapan Mika, kadim İsrail tarihinin çok önemli bir döneminde peygamberlik hizmetine başlamıştır.

Mika’nın peygamberlik niteliğindeki konuşmasının merkezinde istikrarsızlık ve dış tehditlerle dolu jeopolitik bir ortam bulunmaktaydı. Kuzeydeki İsrail Krallığı ve güneydeki komşusu Yahuda, kendilerini heybetli Asur İmparatorluğu’nun genişleyen egemenliği içinde bulmuşlardı. Mika’nın hizmeti, yaklaşmakta olan bu tehdidin arka planında gelişti ve halka uyarı ve teşvik içeren mesajlarını biçimlendirdi. Fakat Mika’nın kaygıları jeopolitik alanın ötesine, İsrail toplumunun temel yapısına kadar uzanıyordu. Ülkeyi yaygın bir sosyal ve ekonomik adaletsizlik havası kuşatmıştı. Yolsuzluk, savunmasızların sömürülmesi ve iktidarın kötüye kullanılması iktidar sahiplerinin içine nüfuz etmişti. Bu nedenle Mika, bu toplumsal kötülükleri kınayan ve adalet, merhamet ve alçakgönüllülük ilkelerine geri dönülmesi çağrısında bulunan peygamberane bir eleştirmen olarak ortaya çıktı.

Dini sapkınlık ve putperestlik de Mika’nın hiddetini uyandırıyordu. Halk RAB’be ibadet etmekten sapmış, bağdaştırmacı uygulamalar ve putperest ritüellerle meşgul oluyordu. Mika’nın bu dini sapkınlıkları kınaması, tek gerçek Tanrı’ya olan içten ve sarsılmaz imanına olan bağlılığını yansıtıyordu.

Mika’nın peygamberlik dokusunda yinelenen temalar ortaya çıkmaktadır. Yoksullara ve dışlanmışlara yapılan kötü muameleyi kınarken, sosyal adalet çağrısı da kendi sözlerinde tekrarlanır. Mika’nın sözlerinde antlaşmaya sadakat çağrısı yankılanır ve halkı Tanrı’yla ilişkilerini yeniden canlandırmaya çağırır. Mika’nın kehanetleri, ilahi yargıya dair uyarılarla yüklü olsa da, Tanrı’nın adaletinin ve merhametinin zaferiyle nitelendirilen gelecekteki bir Mesih çağına işaret eden umudun ipuçlarını da taşır.

Mika’nın peygamberlik sözleri bir hiçlik içinde var olmadılar; hem yakın hem de uzak gelecekte gerçekleştiler. İlahi yargının somut bir tezahürü olan Asur işgalleri Mika’nın uyarılarının doğruluğuna tanıklık etmekteydi. Bununla eş zamanlı olarak, Mika’nın peygamberlik bakışı kendi çağdaşlarının ufkunun ötesine uzanıyor, Beytlehem’de doğacak olan Mesih’in yeni bir çağın habercisi olacağını öngörüyordu.

Özetle, Mika Kitabı iman, adalet ve kurtuluşun kesiştiği sonsuz bir ahit olarak ortaya çıkmaktadır. Adı ilahi yüceliğe rakip bir meydan okumayı çağrıştıran peygamber Mika, tarihsel bağlamının karmaşıklıklarını geçici sınırları aşan bir mesajla ele almıştır. Onun sözleri aracılığıyla adalete yapılan derin bir çağrıya, sadakat için bir yakarışa ve nihai yenilenme vizyonuna göz atabiliyoruz; bu vizyon yankısını günümüze kadar uzatarak okuyucuları Mika’nın peygamberlik mirasının kalıcı önemini düşünmeye davet etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu