Apolojetik

Geri Döndüm (Sanırım)

Uzun zaman oldu. Blogun kontrol paneline son girişimi hatırlamıyorum bile. Belki bir yıl, belki daha fazla. Zaman tuhaf bir şekilde akıyor; bazen üzerimizden geçiyor, bazen içimizden.

Küpeli Teolog’u kurarken bir amacım vardı: Düşündüklerimi, sorguladıklarımı, okuduklarımı ve bazen sadece kafamı kurcalayanları bir yere yazmak. Kimse okusun diye değil belki, ama biri okursa da “Ben de böyle düşünüyorum” diyebilsin diye. Sonra hayat hızlandı. Yazılar yavaşladı. Sessizlik çoğaldı.

Ama itiraf edeyim, bu sessizlik sadece dışarıda değildi. İçeride de çok şey oldu. Hayat, türlü türlü yollarla beni zorladı. Yorulduğum oldu, sorguladığım oldu, hatta bazı şeyleri tekrar tekrar başa sarıp durduğum çok oldu. Fakat bu zorlukların arasında, Tanrı’yı ve O’nun nasıl düşündüğünü, nasıl işlediğini biraz daha iyi görmeye başladım. Hani bazen karanlık, ışığı daha net gösterir ya… Öyle bir şey. Hani insan, dost kimmiş, sadece dost gibi davranan kimmiş, çok daha iyi ayırt edebiliyor böyle dönemlerde. Acı verici mi? Evet. Ama öğretici olduğu kesin.

Yani, bu ara sadece bir ara değildi. Bazı taşlar yerinden oynadı. Belki o yüzden, şimdi buraya dönerken bambaşka bir yerden konuşuyorum içimden. Aynı kişi değilim; yazdıklarım da eskisiyle aynı olmayacak muhtemelen. Fakat hâlâ içimde yazmak isteyen bir ses var. Hâlâ bazı sorularım ve sorunlarım var. Üstelik hâlâ Tanrı’yla inatlaşmak değil ama, Tanrı’yı daha iyi tanımak isteyen bir tarafım var.

Bu dönüş yazısı bir manifesto değil. Büyük vaatlerim yok. Haftada üç yazı, düzenli seri, yok öyle şeyler. Ama bir şeyler yazmak istiyorum. Belki yeniden bazı metinleri çeviririm. Belki yine ilahiyat konuşuruz. Belki bazen sadece dertleşiriz. Ancak çok düşüneceğimiz kesin 🙂

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu