İlahiyat

Oruç Tutmak

Archibald Alexander

Çeviren: Toğrul Salamzade

Dün imanlı genç bir rahip beni çağırdı ve oruç tutma göreviyle ilgili kısa bir makale yazmamı istediğini söyledi. Bana günümüz Hıristiyanları arasında bu görevin çok ihmal edildiğinden korktuğunu söyledi.

Kendisine merhum saygıdeğer Dr. Miller’ın bu konuda birkaç yıl önce yayınlanmış değerli bir konuşmasına atıfta bulundum – kendisi bu konuşmayı okumadığını söylemişti. Ona haftada ya da ayda bir tutulan periyodik oruçlardan yana olmadığımı, oruç tutmamız gereken zamanlar olmadığını söyledim; tıpkı kutsanmış Kurtarıcımızın Yahya’nın öğrencilerine sorduğu “Neden biz ve Ferisiler oruç tutuyoruz da senin öğrencilerin tutmuyor?” sorusuna yanıt olarak söylediği gibi: “Güvey aralarındayken, davetliler yas tutar mı? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, o zaman oruç tutacaklar.”

Lakin sohbetimizden kısa bir süre sonra haftada bir gün oruç tutmaya karar verdi; ancak bunu bir süre uyguladıktan sonra, bunun biçimsel bir ibadete dönüştüğünü fark etti ve uygulamayı bıraktı. Rabbimizin bir açıklamasından, dualarımıza orucu eklemeden kurtuluş sağlanamayan inatçı hastalıkların olduğunu anladığını belirtti. Matta 17:21’e atıfta bulunuyordu: “Ne var ki, bu tür hastalıklar ancak dua ve oruçla geçer.”

Oruç, doğru ya da yanlış tüm dinlerin bir parçası olmuştur ve putperestler, Yahudiler, Müslümanlar, Romalılar ve doğulu Hristiyanlar arasında çokça uygulanmaktadır. Bu uygulama batıl inanca dönüştüğü için Protestanlar bu görevi çok fazla ihmal etmişlerdir. Ancak her çağda son derece dindar insanlar oruç tutmayı adanmışlığa ve günahlardan arınmaya yardımcı olarak görmüşlerdir.

Bazı din adamları, gerçek orucun buyurulmadığı, sadece tövbe etmenin ve günahtan kaçınmanın emredildiği gibi yanlış bir düşünceyle bunu tamamen ihmal ederler. Ancak oruç tutmanın hem yiyeceklerden uzak durma süresi hem de bu uzak durmanın tam ya da kısmi olması açısından dereceleri vardır. Yunus’un vaazıyla tövbe eden Ninovalılar üç gün boyunca ne ekmek ne de su tükettiler. Bu zorlu bir oruçtu. Daniel üç hafta boyunca oruç tuttu; ama bu tam bir perhiz değildi, çünkü şöyle der: “…ağzıma ne güzel bir yiyecek ya da et koydum, ne şarap içtim, ne de yağ süründüm.” Petrus’un orucu ise, çarşafın indirildiğini gördüğü zaman, sadece saat üçe kadardı.

İkiyüzlü Oruç

İçsel pişmanlığa ve alçalmaya karşılık gelmeyen dışsal oruç ikiyüzlülüktür ve bu tür oruçlar peygamber tarafından şiddetle kınanmıştır. “Diyorlar ki, ‘Oruç tuttuğumuzu neden görmüyor, İsteklerimizi denetlediğimizi neden farketmiyorsun? “Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor, İşçilerinizi eziyorsunuz. Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla Sesinizi yükseklere duyuramazsınız. İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz?” (Yşa. 58:3-5). “RAB diyor ki, “Şimdi oruç* tutarak, ağlayıp yas tutarak Bütün yüreğinizle bana dönün. Giysilerinizi değil, Yüreklerinizi paralayın Ve Tanrınız RAB’be dönün. Çünkü RAB lütfeder, acır, Tez öfkelenmez, sevgisi engindir, Cezalandırmaktan vazgeçer” (Yoe. 2:12-13).

Ayrıca, Rabbimiz bizi oruç tutarken gösteriş yapmamamız konusunda uyarır: “Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız’a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir” (Mat. 16:16-18).

Elçiler ve beraberindekilerin oruç tutmaya alışkın oldukları özel bir durum da, hizmetkârların atanacağı ve gönderileceği zamanlardı. Böylece Elçilerin İşleri 13:2’de şunu okuruz, “Bunlar Rab’be tapınıp oruç tutarlarken Kutsal Ruh kendilerine şöyle dedi: “Barnaba’yla Saul’u, kendilerini çağırmış olduğum görev için bana ayırın.” Başka bir yerde de şöyle yazılmıştır: “İmanlılar için her kilisede ihtiyarlar seçtiler. Dua ve oruçla onları, inandıkları Rab’be emanet ettiler” (Elç. 14:23).  Bu uygulama şimdi rahiplik yapanlar tarafından uygulanıyor mu? Oruç tutmak bazı insanları hasta ettiğinden, adanmışlıklarını engellediğinden, bu kişiler kısmi perhizi benimsemelidir; çünkü Rab kurbandan çok bağlılıktan hoşlanır.

Oruç tutmanın bir amacı da “ruhlarımıza acı çektirmektir.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu