Tanrımız, antlaşma Tanrısıdır. O, kendi halkıyla sürekli antlaşmalar vasıtasıyla iletişim kurdu ve nihai antlaşmayı Mesih’le yaparak bu süreci tamamladı. Kutsal Yazılardaki ilahi antlaşmalar, Tanrı’nın karakterini ve insanının durumunu güzel bir şekilde göstermektedirler. Dolayısıyla antlaşmaları anlamak, Tanrı’nın nasıl çalıştığını görmeye yardımcı olur. Bu yazıda, kitaplarını ve düşüncelerini beğendiğim bir ilahiyatçı olan O. Palmer Robertson’un antlaşmalar üzerine belirtmiş olduğu fikirleri özetleyip sunacağım. Kanımca, Robertson antlaşmalar konusundaki Mesih-merkezli tutumuyla, yürekten iman etmiş her bir Hristiyan’ın Tanrı’yı övmesine yeni bir sebep daha sunacaktır.
Robertson’a göre antlaşma, kan egemenliğiyle yönetilen bir bağdır. Robertson kurtuluş ve lütuf antlaşmaları arasında bir ayrım yapmamakta, bunları toplu olarak Kurtuluş Antlaşması olarak adlandırmaktadır.
Yaratılış Antlaşması
Robertson’a göre Yaratılış Antlaşması, Tanrı ile insan, yani Âdem arasındaki bir antlaşmadır. Yaratılış Antlaşması insanın Tanrı’ya ve de Tanrı’nın yarattıklarına karşı sorumluluğunu kapsar. Şabat, evlilik ve çalışma gibi unsurların hepsi bu antlaşma kapsamındadır. Tanrı Şabat Gününü kutsadığına göre, insan da Şabat Gününe riayet etmeli, onu tutmalıdır. Aksi takdirde Tanrı boşuna konuşmuş olur. Şabat’ın kutsanmış olması günümüzde etkin olduğu gibi sonsuza dek etkin olacaktır.
Tanrı Âdem’i yarattıktan sonra, Âdem’in yalnız kalmasının iyi bir seçenek olmadığını beyan etti. Böylece, Havva’yı yaratarak, Tanrı iki şeyi vurguladı: erkeğe eş olarak yalnızca kadın uygundur ve RAB’bin bizzat kendisi evliliği kutsar. Bu nedenle evlilik Tanrı’nın yaratışındaki en temel unsurlardan biridir ve insan bu düzene itaat etmelidir.
Yaratılışın üçüncü temel öğesi emektir. Tanrı insanın Aden bahçesinde çalışmasını ve emek vermesini buyurmuştur. Bu buyruk düşüş gerçekleşmeden önce verilmiştir ve dolayısıyla insanın orijinal yaratılışındaki en temel buyruklardan biridir. İnsan başlangıçta çalışmaktan zevk almalıydı, ancak düşüşten sonra tembel olmuştur ve çalışmamak için elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Başlangıç Antlaşması (Yaratılış 3:14-19)
Başlangıç Antlaşması Tanrı’nın bildirisiyle yürürlüğe girer ve bu antlaşma, sonraki antlaşmaların tohumlarını içerir. Bu antlaşmada bazı sözler söylenir ve Âdem, Havva ve Şeytan’a lanetler okunur. Dolayısıyla Robertson, yaratılış antlaşması ile kurtuluş antlaşması arasında sıkı ve ayrılmaz bir bağ olduğunu savunur. Başlangıç Antlaşması’nın unsurlarına giren vaatler ve lanetler aşağıdaki gibidir:
- Âdem: Kutsama topraktan gelen meyvede görülür. Lanet, onu elde etmek için gereken zahmette görülür.
- Havva: Çocukların kutsanması. Lanet, çocuk doğurma ve evlilik dengesizliğindeki acıda görülür.
- Şeytan: Kendisi ve kadının tohumu arasındaki düşmanlığın laneti. Kadının tohumu yılanın tohumunun bereketini ezecektir.
Koruma Antlaşması (Yaratılış 8:20-22).
Bu antlaşma Nuh’la yapılmıştır ve Tanrı’nın soyu ile Şeytan’ın soyu arasına bir çizgi çeker. Böylece, bu antlaşmanın bir sonucu olarak, Şeytan’ın soyunun başına büyük felaket ve yıkım geldi ve bütün dünya sular altında kaldı. Tufandan sonra Tanrı Nuh’a seslendi ve dünyayı bir daha bu şekilde yok etmeyeceğine söz verdi, böylece dünyanın korunacağını garanti altına aldı.
Vaat Antlaşması (Yaratılış 17)
Tanrı bu antlaşmayı İbrahim’le yaptı. Tanrı’nın egemenliği, gücü ve vaatleri bu antlaşmada öne çıkar. Tanrı İbrahim’i yaşadığı kentten çağırdı ve ona tam olarak dört vaatte bulundu. Bu vaatler toprak, isim, uluslar ve soy için bereketti.
Yasa Antlaşması (Mısır’dan Çıkış 2:24)
Bu antlaşma Musa ile yapılmıştır. Antlaşma daha çok yasal yönlerden ön plana çıkmaktadır. “Tanrı’nın iradesinin açığa vurulmuş bir özeti” olarak ayırt edicidir. Tanrı halkını Mısır’dan kudretli eliyle kurtarmış ve onlara Yasa’yı vermiştir.
Krallık Antlaşması
Tanrı’nın halkı Samuel’e bir kral için neredeyse yalvarır oldu ve bu yüzden Tanrı Davut’u onlara kral olarak seçti ve meshetti. Tanrı’nın bir krallık olarak belirlediği idari kurallar, halkını nasıl yönettiğine işaret eder. Sonuçta Davut, gerçek Kral’a (Mesih’e) işaret eden bir gölgedir.
Tamamlanma Antlaşması
Tanrı’nın halkı sürgünde başarısızlığa uğradıktan sonra, bazıları büyük bir pişmanlıkla kendi topraklarına döndüler. Tanrı burada Yeremya aracılığıyla tüm vaatlerini yerine getireceğini duyurdu. Tamamlanma Antlaşması Yeremya 31. bölüme odaklanır ve Mesih’e işaret eder. Yeremya’ya verilen vaatler arasında Tanrı’nın Vaat Ülkesi’ni kutsamasının yeniden sağlanması, önceki antlaşma taahhütlerinin yerine getirilmesi, Kutsal Ruh’un çalışmasıyla içsel yenilenme, günahların tamamen bağışlanması, İsrail ve Yahuda Birliği ve Yeni Antlaşma’nın sonsuz karakteri yer alır. Ayrıca bu vaatlerin tümü Mesih tarafından yerine getirilmiştir. Dolayısıyla bu antlaşmanın öncüsü Mesih’tir.
Sonuç
Kuşkusuz Tanrı zamanın başlangıcından önce toplamda yedi tane antlaşma yapmıştır. Robertson’un sunduğu fikirler ise o antlaşmaların harmanlanmış bir özetidir. Tanrı’nın Eski Antlaşma’da yapmış olduğu antlaşmaların içerdiği teferruatların tümü Mesih’e işaret eder. Mesih gelmiştir ve geldiği gibi de vaatleri yerine getirmiştir. Tanrı hiçbir zaman sözünden dönmedi ve dönmemektedir. Canı gönülden inanıyorum ki Rab bir gün geri gelecek ve Mesih’in de vaat etmiş olduğu üzere o büyük Şölene kendisine ait olanları götürecektir.