“Kelâmın Vücut Bulması Üzerine” (İskenderiyeli Athanasius)
Kitabın Amacı
Athanasius kitaba başlarken arkadaşı Macarius’tan söz ederek, kitabı ona hitaben yazdığını belirtmiştir. Bu hatırlatma aslında kitabın amacını ve dördüncü yüzyıldaki durum ve şartların nasıl olduğunu yansıtmaktadır. Bunun yanı sıra Athanasius’un bu kitabı tam olarak ne zaman yazdığı bilinmemekle birlikte, o dönemde Yahudiler ve Yunanlılar tarafından Hristiyanların aşağılandığı ve alay edildiği barizdir. Dolayısıyla Athanasius, kitabının amacının Kelâm olan Mesih’in vücut bulmasını ele almak olduğunu yazdı. Athanasius’un birincil amacı, İsa Mesih’in vücut bulmasında saçma bir şey olmadığını kanıtlamak, Mesih’in ölümünün ve dirilişinin önemini vurgulamak ve bunu yaparken Hristiyan olmayan felsefe ve anlayışların iddialarını çürütmekti.
Kitabın Genel İçeriği
Athanasius, bu kitabın özünde İsa Mesih’in vücut bulmasının önemini ifade ediyor ve bunun yanı sıra sapkın inanç ve felsefelere gönül verenlerin büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlatmaktadır. Athanasius’un döneminin şartlarının zor olduğu düşünülürse yazdığı kitabın bir manifesto olduğunu kabul etmek gerekir diye düşünüyorum. Temel olarak, Athanasius’un kitabını üç kısma ayırmak makul bir adım olacaktır. İlk kısım, sapkınların iddialarını çürüttüğü ve Mesih’in vücut bulmasının ne kadar önemli olduğunu yazdığı bölümlerdir; ikinci kısım, Mesih’in ölümü ve dirilişinin önemi; Üçüncü kısım da çoğunlukla klasik inanç savunma bölümüdür.
Athanasius’un bu kitabına genel olarak bakıldığında, Yahudilerin yanı sıra Gnostik, Epikurosçu ve Platoncu görüşlere de klasik inanç savunması yöntemini kullanarak yanıt verdiği görülmektedir. Athanasius’un argümanları şüphesiz zayıf değildi, ancak insanın günahkâr doğasının imansızlığa yol açtığına keskin bir şekilde işaret etmedi. Ayrıca, Westminster İman Açıklaması veya Heidelberg Kateşizmi gibi Reform inanç bildirgeleriyle karşılaştırıldığında, Athanasius daha Arminiusçu (özgür irade yanlısı) bir bakış açısını benimsediği göze çarpmaktadır. Zira o, insanın günahı ile Tanrı’nın kurtuluş eylemi arasındaki planı, Tanrı’nın insanları kurtarması bir zorunlulukmuş gibi sunmuştur. İkinci bölümün 6. ve 7. paragraflarından bu anlamı çıkarmak mümkündür, ancak Tanrı’nın insanlığa kurtuluş bahşetmesi “gerektiğini” açıkça belirtmemiştir. Kuşkusuz Mesih’in yeryüzüne gelişi ve kendisini Kilisesi için kurban olarak sunması günahkârlar için tek kurtuluş yoludur (Elçilerin İşleri 4:12). Ancak Tanrı hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı için bunu yapmak zorunda değildi. İnsanın kurtuluşu, Tanrı’nın sevgisinin özgür bir eylemidir (Romalılar 5:8). Kimse Tanrı’yı, Oğlunu göndermeye zorlamadı; Tanrı bunu kendi iyi amacı uyarınca yaptı (Efesliler 1:5).
Athanasius, İsa Mesih’in vücut bulması için birkaç neden daha ekledikten sonra, dirilişin uydurma bir inanç değil, gerçek ve kanıtlanmış bir gerçek olduğunu göstererek, Mesih’in ölümüne dikkat çekmektedir ve kitabının dördüncü bölümünde Mesih’in ölümüne odaklanıyor. Mesih’in ölümü hem Yahudiler hem de Yunanlılar tarafından küçümseme ve vurdumduymazlıkla karşılandı. Bu nedenle Athanasius, hem Yahudilerin hem de Yahudi olmayanların utanç olarak gördüğü çarmıha daha fazla önem verdi. Athanasius, 21. paragrafta Mesih’in ölümünün tesadüf olmadığını bir kez daha ifade etmektedir. Herhalde Yahudiler ve Yunanlılar, O’nun iddia ve açıklamalarıyla ortalığı kasıp kavuran kişinin bir anda Yahudiler tarafından tutuklanıp Romalılar tarafından çarmıha gerilmek üzere dövülmesini tutarsız ve mantıksız bulmuşlardı. Bu, kuşkusuz, onların Tanrı’nın egemenliğine ilişkin çarpık ve yanlış anlayışlarından kaynaklanmaktaydı. Ancak Athanasius, ölümün tesadüfi olmadığını, büyük kurtuluş planının önemli bir parçası olduğunu yazdığı için Tanrı’nın egemen olduğunu varsaymış olmalıdır.
Ancak kitapta kafa karıştıran bir şey var: Athanasius’un bazı ifadelerinde evrenselci olduğu görülüyor. Bir yandan kurtuluşun ancak Mesih aracılığıyla olduğunu söyledi. Öte yandan 37. paragrafın son cümlesinde şu cümleyi kurmuştur: “Ölümüyle kurtuluş tüm insanlara gelmiş ve böylece tüm yaratılış kurtarılmıştır.” Athanasius’un bu ifadeyle ne anlatmak istediğini anlamasam da inancının geri kalanına pek uyduğunu düşünmüyorum. Belki de kilise babası, Origenes’in evrenselci kurtuluş fikirlerine kapılarak böyle bir hataya düşmüştür.
Kişisel Fayda
Athanasius’un kitabını okumak ve tercüme etmek büyük bir ayrıcalıktı. Hem kitabın yaklaşık 1700 yıl önce hem de bir kilise babası tarafından yazılmış olması, okurken bile heyecan uyandırıyor. Kitapta, Athanasius’un çok zor bir zamanda bile inancını savunmaya çalışması ve bunu çoğunlukla oldukça iyi yapması son derece cesaret verici bir gerçektir. Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in kendisinin görkeminden soyunarak insan bedeninde yeryüzüne gelmesi günümüz dünyasında garip karşılanmaktadır. Bizler Hristiyanlar olarak bazen temel öğretileri unutma hatasına düşebiliriz. Bu öğretiler akıllarda unutulmasa da gündelik yaşamda ve ibadet hayatında sıkça göz ardı edilir. Ancak Athanasius’un bu kitabı, bu gerçeklerin altını bir kez daha çizmekte ve Tanrı’nın ne kadar görkemli ve muhteşem bir kurtuluş planına sahip olduğunu açıklamaktadır.
Kaynakça: İskenderiyeli Athanasius, Kelâmın Vücut Bulması, çev. Toğrul Salamzade (Türkiye: Ahit Yayınları, 2022).